İçindekiler
- 1 Amerikan Eğitim Sistemi ve Güney Kore Eğitim Sistemi Arasındaki farklar
- 1.1 Sınavlar ve Değerlendirmeler
- 1.2 Yanlışlara Gösterilen Tolerans
- 1.3 Üniversite ve Meslek Tercihleri
- 1.4 Üniversiteye Giriş Şartları
- 1.5 Sınavların Zorluğu
- 1.6 Sosyal ve Sportif Faaliyetlere Ayrılan Süre
- 1.7 Ders Çalışmaya Ayrılan Süre
- 1.8 Ebeveynlerin Eğitim Sürecine Dahil Olması
- 1.9 Başarı Kaygısı ve Stres Yönetimi
- 1.10 Düşünce Yapısı ve Eğitim Yaklaşımları
Amerikan Eğitim Sistemi ve Güney Kore Eğitim Sistemi Arasındaki farklar
Amerikan Eğitim sisteminde esas alınan eğitim anlayışı PISA, TIMMS, PIRLS gibi Matematik, Fen Bilimleri ve Okuma Becerileri alanlarında uluslararası başarıyı ölçen sınavlarda ilk sıralarda yer alan Çin, Singapur, Güney Kore gibi Uzak Doğu ülkelerinden oldukça farklıdır. Söz konusu uluslararası değerlendirmelerde oldukça başarılı olan bu ülkeler haftalık ders yoğunluğu, rekabetçi eğitim ortamı, ezberci yaklaşım, öğretmen odaklı ders işleniş biçimi, ders süresi, sınav odaklı değerlendirmeler, velilerin öğrenci eğitimine destek için harcadığı süre, okul dışı eğitime harcanan maddi kaynaklar açısından ABD başta olmak üzere pek çok Avrupa Ülkesinden farklı bir eğitim anlayışı ortaya koymaktadır.
Uzak Doğu ülkelerinin uluslararası sınavlara yönelik başarısı ve bu başarıyı getiren Uzak Doğu eğitim sistemi son yıllarda pek çok akademik araştırmaya ve makaleye konu olmuştur. Uzak Doğu Ülkeleri arasında eğitim başarısı ve bu başarıyı yetişmiş insan gücüne dönüştürmüş ülkelerden biri Uzakdoğu’nun yükselen yıldızı olarak anılan Güney Kore’dir. Güney Kore eğitim sistemini Amerikan Eğitim Sistemi ile karşılaştıran pek çok çalışma mevcuttur.
Güney Kore’de Amerikan eğitim sisteminden farklı olarak sınavlar başarıyı belirleyici ana faktördür. Öğrenciler arasında yoğun bir rekabet vardır. Öğrenciler sınav neticelerine göre belirli bir sıralama içine alınır, bu sıralamada yükselmek için çalışırlar. Güney Kore eğitim sisteminden farklı olarak Amerikan Eğitim sisteminde öğrenciler yıl içinde girdikleri sınavların sonuçlarına göre sıralanmaz ve sınav başarısıyla ilgili öğrenciler arasında bir rekabet ortamı oluşturulmaz.
Yanlışlara Gösterilen Tolerans
Güney Kore eğitim sisteminde gerek okulların gerekse ailelerin öğrencilerden beklentileri yüksektir. Gerek yüksek beklentiler ve gerekse okullarda var olan rekabet ortamı öğrencileri mükemmeliyetçi bir bakış açısı edinmeye zorlar. Bu nedenle sınavlarda yapılan yanlışlara tolerans gösterilmez ve yanlışlar zayıflık ve eksiklik olarak görülür. Bu bakış açısı Güney Koreli öğrenciler üzerinden baskıyı artıran faktörlerden biridir. Amerikan Eğitim sisteminde öğrencilerin yanlışlarını eksiklik olarak değil, yeni öğrenmeler için bir imkan olarak görür. Öğrencilerin yanlışlara karşı daha toleranslı olması sınav stresi ve sınav heyecanı gibi olumsuz duyguları, öğrenme sürecindeki kaygıları ve stresi önler.
Üniversite ve Meslek Tercihleri
Güney Kore toplumunun meslek dallarına yönelik bakış açısı Amerikan toplumundan oldukça farklıdır. Amerikan toplumunda kişiler mesleklerine göre değerlendirilmez, her mesleğe saygı duyulur ve meslekler kişisel tercih olarak görülür. Amerikan toplumunda kişiler icra ettikleri mesleklerinden bağımsız olarak birey olarak ön plandadır. Bu durum öğrencilerin meslek seçiminde severek yapacakları mesleklere yönelmesini, ilgi ve becerilerine göre meslekler seçmelerini sağlar. Amerikalı ailelerin üniversite çağına gelmiş çocukları üzerinde bu konuda bir baskısı genelde yoktur.
Amerikan aile yapısında çocukların kararlarına aile içi demokrasi ve özgürlükçü anlayış gereğince saygı duymak önemlidir. Bu durum Amerikalı gençlerin diğer ülkelere göre erken yaşlardan itibaren kararlarını kendi veren özgür bireyler olarak toplumda kabul edilmesiyle de ilgilidir. Bu yüzden Amerikalı öğrenciler meslek seçimlerinde özgür bireyler olarak yapar ve bu konuda bir baskıyla karşılaşmazlar. Amerikan eğitim sisteminde üniversite tercihi yapacak öğrenciler açısından belli meslek grupları için bir yığılma göze çarpmamaktadır. Öğrenciler meslek tercihlerini ekonomik getiri veya sosyal statü kriterlerinden ziyade ilgi, becerileri ve akademik yeterliliklerine göre seçmektedir.
Amerika’daki toplum ve aile yapısından farklı olarak Uzak Doğu ülkelerinde gençler üniversiteden mezun olana kadar ailelerine bağımlıdırlar ve verdikleri kararlarda ailelerinin beklentilerine cevap verme, aileyi mutlu etmeye eğilimindedirler. Meslek seçimi ve geleceğe dair hedefler belirleme noktasında Güney Koreli öğrenciler için ailelerin yönlendirmesi ve toplumun değer yargıları etkili olmaktadır. Güney Kore’de pilotluk, doktorluk, mühendislik gibi meslekler gerek sosyal statüyle ilgili toplum nezdindeki popülerlikleri gerekse ekonomik getirileri nedeniyle öğrenciler gözünde ideal meslekler olarak görülür.
Belli mesleklerin öğrenciler arasındaki popülerliği bu meslek alanları için öğrenci kabul eden üniversitelere giriş şartlarını sağlama konusunda rekabeti arttırmıştır. Söz konusu rekabet her yıl binlerce lise mezununun girdiği üniversite giriş sınavını istenen üniversiteye yerleşmek açısından en belirleyici faktör haline getirmiştir. Bu sınav akademik yönden güçlü, eğitim başarısı yüksek binlerce başarılı Koreli öğrenci arasından en iyileri seçmeye yönelik oldukça zor bir sınavdır.
Üniversiteye Giriş Şartları
Güney Kore’de üniversiteye girmek isteyen her öğrencinin girmesi gereken oldukça zorlu bir üniversite giriş sınavı vardır. Bu sınavdan alınan puan istenen üniversiteye girip istenen bölümü okumak için en belirleyici faktördür. Güney Kore’de üniversitelerin kabul kriterleri sınav odaklı olup, akademik yönden en başarılı öğrencileri seçmeye dayalıdır. Dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamalarında her yıl ilk sıralarda bulunan seçkin üniversitelere sahip olan Amerika Birleşik Devletleri’nde üniversitelerin öğrenci seçme kriteri sadece tek bir sınavdan ibaret değildir. ABD’de bulunan üniversiteler öğrencileri mezuniyet notları, SAT Sınav puanları, sosyal ve sportif alanlardaki başarıları gibi kriterlerin toplamına bakarak kabul ederler.
Bazı üniversiteler bu kriterlere ek olarak ek bir sınav ve mülakat isteyebilmektedir. Örneğin Harvard Üniversitesi’ne girebilmek için SAT sınavından yüksek puan almak, yüksek not ortalamasına sahip olmak yeterli değildir. Harvard Üniversitesi akademik yönden başarılı olmanın yanı sıra, sosyal alanda da başarı isteyen bir üniversitedir. Ders çalışmanın dışında hobileri olan, sosyal alanlarda uğraşıları olan, bu alanlarda başarıları ve projeleri olan çok yönlü ve iletişim yönleri güçlü öğrencileri öğrencileri kabul etmektedir. ABD’deki üniversitelerin öğrenci alımında akademik başarının yanı sıra sosyal alandaki başarıları ön planda tutması okullarda sosyal ve sportif faaliyetlerin desteklenmesini, Amerikalı öğrencilerin sosyal, kültürel ve sportif alanda faaliyetlerde ve projelerde daha fazla yer almasını sağlamaktadır.
Güney Koreli öğrenciler çok küçük yaştan itibaren hedefler belirler ve ortaokuldan itibaren bu hedeflere ulaşmak için düzenli ve yoğun bir çalışma temposuna girer. Çünkü öğrencilerin hedeflerine ulaşmak için en önemli basamak olan üniversite giriş sınavı oldukça zor, rakipleri ise oldukça başarılıdır. Bu durum sınav odaklı ders çalışmanın bir yaşam biçimi haline gelmesine neden olmaktadır. Araştırmalar ortalama bir Koreli öğrencinin ders çalışmaya ayırdığı günlük sürenin yaklaşık 11 saat olduğunu göstermektedir. Bu süre dünya ortalamasının oldukça üzerindedir. Öğrenciler hedeflerine ulaşmak adına son derece yoğun bir çalışma temposu içine girmek zorunda kalırlar.
Okul saatleri dışında kalan zamanlarında Hagwan adı verilen dershanelere gider, özel ders alır, 18.30-22.00 saatleri arasında öğrencilerin katıldığı Night Self-study adı verilen bireysel çalışma programlarına katılırlar. Tüm bunlara ek olarak anne ve babalarından da ayrıca ders desteği aldıkları olur. Güney Koreli öğrenciler sosyal aktiviteler ve kişisel eğlence için zaman bulamamaktadır. Bu durum öğrenciler üzerindeki stres ve baskıyı arttırmakta ve psikolojik açıdan öğrencileri yıpratmaktadır. Söz konusu baskı ve başarı kaygısı maalesef Güney Kore’de ve Uzak Doğu’da her yıl öğrenci intihar vakalarına yol açmaktadır.
Amerikan eğitim sisteminde öğrencileri üniversite sınavına hazırlayan bir dershane oluşumu yoktur. Üniversiteye giriş için girilmesi gereken SAT sınavı Güney Kore’deki üniversite sınavı gibi çok zor bir sınav değildir. Düzenli bir bireysel çalışmayla istenen puanların alınabildiği makul zorlukta bir sınavdır.
Sosyal ve Sportif Faaliyetlere Ayrılan Süre
Amerikalı öğrencilerin gerek okulda geçirdikleri süre gerekse okul dışında ders çalışmaya ayırdıkları süre Güney Kore’li öğrencilerle kıyaslandığında oldukça kısadır. Bununla beraber Güney Koreli öğrencilerin Amerikalı öğrencilere göre okulda gördüğü ders sayısı iki kat fazladır. Bu durum Amerikalı öğrencilerin sosyal ve sportif faaliyetlerde daha fazla yer almalarına ve çok daha mutlu bir öğrencilik yaşamı sürmelerine imkan tanımaktadır. Amerika’da bulunan okullar gerek spor takımları gerekse sosyal klüpler vasıtasıyla Amerikalı öğrencilerin boş zamanlarını verimli değerlendirebilecekleri imkanlar sunar. Sosyal ve sportif alanlarda gösterilen başarıların Amerikan üniversiteleri için önemli bir faktör olması Amerikalı öğrencilerin sosyal faaliyetlere gereken önemi vermesini yönünde teşvik edicidir.
Güney Kore’de bulunan üniversitelerin Amerika’daki üniversitelerden farklı olarak akademik başarıyı ön planda tutması ve üniversite sınavlarının zorluğu Güney Koreli öğrencilerin sosyal faaliyetlere istedikleri kadar zaman ayırmaları önünde en büyük engeldir. Koreli öğrencilerin pek çoğu ders dışında piyano ve İngilizce dersi almakta veya hafta sonlarında kurslara katılmaktadır. Modern Kore toplumunda İngilizce bilmek ve piyano çalmak ailelerin üzerinde önemle durduğu becerilerdir. Bu nedenle öğrencilerin boş zamanlarını bu tür becerilerini geliştirmek üzere verimli kullanması beklenir.
Ders Çalışmaya Ayrılan Süre
Güney Kore’de özellikle lise öğrencilerinin gerçek olduğuna inanması güç oldukça yoğun bir çalışma temposu vardır. Üniversite okuma hedefi olan bir lise öğrencisinin klasik bir okul günü sabah 8.00-08.30 gibi başlar. Okul dersleri 16.30, kulüp derslerinin olma durumuna geçer bazen saat 17.00’de biter. Okul bitiminde öğrenciler akşam yemeği yemek için evlerine gider. Akşam yemeğinden sonra öğrenciler Hagwan adı verilen dershanelerine gider. Ya da akşam yemeğini dershanede yemek üzere eve uğramadan okuldan sonra dershaneye gider. Hagwan’larda 18.30-21.00 saatleri arasında ders alan öğrencilerden bir kısmı okullarında Night Self-Study adı verilen etütlere katılmak için tekrar okula gider. Bu etütlere kalan öğrencilerin eve dönüş saatleri gece 22.00’yi bulur.
2010 yılına kadar Güney Kore’de Cumartesi günleri de okula gidilirken 2010 yılında öğrencilerin ayda sadece 2 Cumartesi okula gitmesine karar verilmiş. 2012 yılında yapılan ek bir düzenlemeyle Cumartesi günleri tatil edilmiştir. Okul başarısını arttırmaya ve üniversite sınavından yüksek puan almaya yönelik yoğun çalışma temposunun dışında farklı yaş gruptan öğrenciler hafta sonlarında piyano ve İngilizce dersleri için ek dersler almakta, çeşitli kurslara katılmaktadırlar.
Amerika Birleşik Devletlerinde öğrencilerin okulda aldıkları eğitim dışında ek etütlere ve dershane tipi destek merkezlere gitmezler. Hedefi olan öğrenciler düzenli bir bireysel çalışma programıyla okullarında ve makul zorlukta olan SAT sınavında başarılı olurlar. Amerikalı öğrenciler okul dışında kalan boş zamanlarını sportif ve sosyal etkinliklerle veya kişisel hobilerine göre çeşitli faaliyetlerde geçirirler.
Ebeveynlerin Eğitim Sürecine Dahil Olması
Güney Kore okuryazarlık, üniversite okuma ve matematik becerilerine sahip olma oranının en yüksek olduğu ülkelerden biridir. Güney Kore’nin bu yöndeki avantajı ailelerin eğitim sürecinde aktif rol üstlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Güney Koreli anne babalar çocuklarının okul eğitimlerini oldukça yakından gözlemler, zaman zaman başarı değerlendirmeleri yaparak çocuklarının eksik öğrenmelerini evde verdikleri ek eğitimlerle tamamlarlar. Diğer pek çok ülkeden farklı olarak evde eğitime büyük önem verilir. Hatta çocukları için yüksek hedefleri olan aileler için eğitim konusunun bir takıntı olduğu söylenebilir.
Ebeveynlerin çocuklarının eğitimiyle yakından ilgilenmesi modern Kore toplumunda ideal ebeveyn olmanın bir gereği olarak görülür. Aileler çocuklarının en iyi eğitimi aldığından emin olmak yaşam biçimlerini çocuklarının eğitim programlarına göre düzenler, ev içinde verdikleri ek desteklerle çocuklarına düzenli zaman ayırır ve yine ek eğitim desteği sağlamak adına maddi kaynaklarını sonuna kadar kullanırlar.
Pek çok Güney Koreli çift çocuklarının okuması gereken tüm kitap setlerini, yabancı dil öğrenme materyallerini çocuklarının doğumundan itibaren satın alır ve evde çocukları için bir kütüphane hazırlar. Bu kütüphaneye ek olarak okul çağına gelen çocukları için oturma odalarının bir köşesini kitaplık, çalışma masası, yazı tahtasıyla küçük bir sınıfa çevirirler. Bu alanda çocuklarına çalışma ve okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışırlar. İlerleyen yıllarda mevcut matematik becerilerini ve eğitim altyapılarını kullanarak evlerindeki küçük sınıf köşesinde çocuklarına birebir eğitim verirler. Çocuklarının eğitimine son derece önem veren Güney Koreli ebeveynler birebir özel dersler ve Hagwon adı verilen dershaneler için ciddi bütçeler ayırır, eğitim harcamalarını çocukları için önemli bir yatırım olarak görürler.
Amerika Birleşik Devletleri tıpkı Güney Kore gibi üniversite okuma oranının yüksek olduğu bir ülkedir. Ancak Güney Kore’den farklı olarak aileler eğitim sürecinde aktif bir rol oynamaz, çocuklarının eğitim süreçlerinin yönetilmesi görevini okullara ve öğretmenlere bırakır.
Başarı Kaygısı ve Stres Yönetimi
Güney Kore’de uygulanan eğitim sisteminin öğrenciler üzerinde oluşturduğu baskı son yıllarda pek çok öğrencinin intiharıyla sonuçlanmış ve konuyu dünya çapında tartışılan bir hale getirmiştir. Bu tartışmaların ilk ortaya atıldığı dönemlerde daha önce Cumartesi günü de okula gitmesi zorunlu olan Güney Koreli öğrenciler için 2012 yılında bir yasa çıkarılmış ve Cumartesi günü tatil edilmiştir. Ancak buna rağmen lise son sınıfta girilen üniversite sınavının zorluğu nedeniyle öğrenciler halen hafta sonlarını dershanelerde ve özel ders eğitimlerinde geçirmeye devam etmektedirler. Hafta sonu olduğu gibi hafta içi de dershaneye giden veya özel ders alan lise öğrencilerinin eve varış saatleri akşam 10’u bulmaktadır.
Düşünce Yapısı ve Eğitim Yaklaşımları
Amerikan Eğitim Sistemi genel olarak bakıldığında öğrenciyi merkezine alan, özgüven sahibi, yaratıcı bireyler yetiştirmeyi hedefler. Bu hedefler doğrultusunda okullar öğrencilere son derece demokratik ve özgür bir okul ortamı sunar. Öğrencilerinin kendini özgüvenle her ortamda ifade edebilen, kişisel tercihlerinde özgür olan bireyler olarak mezun olmalarını ister. Amerikan eğitim sisteminde öncelik her zaman öğrencidedir. Öğrencilerin gelişimleri, beklentileri, duygu, düşünce ve eleştirilerine büyük önem verilir. Okullar sıklıkla öğrencilerden aldıkları geri dönüşlerle kendi sistemini ve sunduğu eğitim hizmetlerini sorgular, hatalarını belirleyip bu hataları düzeltme ve böylelikle eğitim ve öğretim kalitesini geliştirme yoluna gider.
Öğrenci görüşleri ve eleştirileri kurumlar için her zaman değerli ve özeldir. Bu eleştiriler kimi zaman haksız ve yersiz bile olsa okul ortamını ve eğitim sistemini öğrenci gözünden görüp öğrenci beklentilerine en iyi şekilde cevap verebilmek adına bir fırsat olarak kabul edilir. Her öğrenci kendisine sunulan özgür okul ortamı içinde kendisini ifade etmesi için teşvik edilir. Dersler hangi branş dersi olursa olsun öğrenciyi merkeze alır ve işbirliğini teşvik eder, özgür bir eleştiri ortamı yaratır. Öğrencilerin derslerde kendilerini özgürce ifade edebilmesi için beyin fırtınası, ikili ve takım çalışması, münazara, tartışma teknikleri sıklıkla derslerde kullanılır. Ödevler genelde proje çalışması olarak verilir ve öğrencilerin proje ödevlerini sınıf önünde sunmaları istenir.
Proje ödevleri ve ödev sunumları öğrencilerin toplum içinde kendini ifade etme becerilerini ve en önemlisi de özgüvenlerini geliştirmek adına son derece önemlidir. Verilen ödevlerde öğrencilerin karar verme, problem çözme becerilerinin geliştirilmesine önem verilir. Verilen araştırma ödevlerinde öğrencilerin özgün olması, kullandıkları kaynakları doğru bir şekilde belirtmesi beklenir. Plagiarism (İntihal) yani başkalarının fikirlerini, metodlarını, verilerini, yazılarını sahiplerine atıf yapmadan ödev ve çalışmalarda kullanma konusunda okullarda çok erken yaşlarda öğrencilere farkındalık kazandırılır.
Sözlü sunum ödevlerinin dışında öğrencilerin kendilerini yazılı olarak ifade edebilmelerine imkan tanıyan kompozisyon gibi ödev çalışmalarına büyük önem verilir. Konular öğrencilere öğrenme tutkusu aşılamak amacıyla farklı teknikler ve materyaller kullanılarak işlenir. Ek olarak özellikle ilkokul ve ortaokulda sınıflar ev ortamı hissi verecek şekilde düzenlenir. Klasik sıra halinde oturma düzeni sınıflarda kullanılmaz. Bu oturma düzeninin yerine küme ve grup düzeni gibi öğrencilerin birbiriyle etkileşimini ve öğrenci işbirliğini arttıran oturma düzenleri kullanılır.
Güney Kore ve Uzak Doğu eğitim sistemi Amerikan eğitim sisteminden oldukça farklı özellikler barındıran bir sistemdir. Güney Kore 1950’li yıllarda savaştan yeni çıkmış ve dünyanın en fakir ülkelerinden biriyken günümüzde Uzak Doğu’nun yükselen yıldızı ve Hyundai, Samsung, LG gibi önemli markaların ülkesi durumuna gelmiş ve büyüme hızı her yıl yükselen bir ülkedir. Güney Kore bu konudaki başarısını yetişmiş insan gücüne borçlu olan bir ülkedir. Yetişmiş, donanımlı insan gücüyle büyümek, ülkenin temel hedefidir. Güney Kore’nin eğitim politikaları bu hedef doğrultusunda şekillenmiştir.
Bu noktada eğitim sistemi sınav odaklıdır. Dersler öğrenciyi merkeze alan bir yaklaşım yerine bilgiyi merkeze alan bir yaklaşımla işlenir. Öğrenciler arasındaki rekabet duygusunu avantaja dönüştürmeye yönelik okul politikaları izlenir. “Başarı” kavramı Güney Kore’de ders ve sınav başarısına indirgenmiş olup, öğrenciler için akademik başarıyı arttırmak bir yaşam biçimi haline dönüştürülmüştür.