İçindekiler
Amerikan Şehir Yapısının Genel Özellikleri
Amerikan şehirleri dünyadaki diğer şehir örneklerinden farklı özelliklere sahiptir. Genelde birbirini dik kesen caddeler, ve paralel yollarla örülmüş planlı şehirler olarak karşımıza çıkan Amerikan şehirleri gerek ulaşım gerekse alt yapı ve mimari açısından oldukça başarılı bir yapıya sahiptir. Koloni döneminden sonra ülkenin ilk yıllarında kurulan şehirler hem mimari hem de kültürel anlamda Avrupa’dan etkilenmiş ve Avrupalı göçmenlerin kimliklerinin izlerini taşımıştır. Ancak zamanla sanayileşmenin de etkisiyle şehirlerin mimari yapısı ve şehir planlamaları değişmiş ve Amerikanlaşmıştır. Hata bu değişim zamanla Avrupa ve dünya şehirlerini de etkisi altına almıştır. Amerikan şehirlerinden motorlu araç kullanımını teşvik eden geniş ve birbirini dik açılarla kesen yollar, yüksek binalar ve şehirlerin etrafında oluşan banliyöler zamanla Avrupa şehirlerini etkilemiştir. Amerikan şehirlerinin banliyöleri daha çok şehir kalabalığından kaçmak isteyen orta üst ve üst gelirli sınıftan halka ait bahçeli ve müstakil evlerden oluşmaktadır. Bu evler arasındaki geniş yollar otoyollara, otoyollar şehir merkezlerine ulaşım imkanı vermektedir. Son yıllarda şehir merkezlerinde bilişim, finans ve ticaret faaliyetlerinin ön plana çıkmış, ağır sanayi kuruluşları şehir merkezlerinden çekilmeye başlamıştır. Bu durum şehir merkezlerinde inner-city olarak adlandırılan yoksul mahallelerin tekrar maddi değer kazanmasını, bu mahallelerin nüfuslarının artmasını sağlamaktadır.
Amerika Tarihinde Şehirleşme
Amerika’da bulunan modern şehirler kuruluş dönemleri itibariyle Avrupa şehirleri kadar köklü ve tarihi olmasa da dünyada önemli bir yere sahip olmuştur. Özellikle sanayi devrimi ile hızlı bir şekilde büyümüştür. New York Şehri, 1880 yılında 1 milyonu geçen nüfusuyla dünyanın en kalabalık şehri olma ünvanını yakalarken, 1950 yılına gelindiğinde New York şehrinin nüfusu 10 milyonu geçmiş ve bir dünya şehri olmuştur. New York’tan sonra en büyük ikinci şehir ünvanını elinde tutan Chicago sanayi ile doğru orantılı olarak hızlı gelişimini sürdürmüş 1850 yılında sadece 30.000 olan nüfusunu 30 yıl sonra 500.000’e çıkarmıştır. Sanayileşme süreci New York ve Chicago ile sınırlı kalmayıp zamanla farklı eyaletlerde bulunan şehirlerinde dünya şehirleri arasında yerini almasını sağlamıştır. Gelişen sanayi, büyüyen ekonomi yanında yüksek binalar ve arabalar için geniş yolları getirmiş, şehirlerin çehresi hızlıca değişmiş ve Amerikan tarzıyla bütünleşmiş bir şekilde zamanla kendi kimliğine kavuşmuştur.
Büyük Metropollerde Seçkinleştirme Projeleri (Gentrification)
Amerika Birleşik Devletleri nüfusu 2000-2010 yılları arasında yaklaşık %10 artarak 310 milyona ulaşmıştır. Bu artış hızı artan göçlerle beraber devam etmiş 2021 yılı itibariyle ABD nüfusu 333 milyona yaklaşmıştır. Ancak her yıl yaklaşık 1 milyon yeni göçmenin geldiği ABD nüfus artışı şehir bazında eşit dağılım göstermemekte, hatta genel artış trendinin aksine kimi şehirlerde nüfuslar azalmaktadır. Şehir merkezlerinde bulunan yoksul ve suç oranı yüksek mahallelere yeni bir çehre kazandırmak, bu mahalleleri şehrin seçkin yerleşim bölgeleri haline getirme planı Amerika’da “gentrification” (seçkinleştirme) projeleriyle uygulanmaktadır. Bu uygulamalar sayesinde eskiden güvenli olmayan ve suç oranının yüksek olduğu yoksul mahalleler son yıllarda büyük bir dönüşüm geçirmiş ve yeni bir çehre kazanmıştır. Brooklyn’de yer alan Bushwick, Clinton Hill, Fort Greene, Bedford-Styvesant ve yine New York’da bulunan Harlem, Lower East Side, Hell’s Kitchen, East Village seçkinleştirme projeleri tamamlanan veya devam eden mahallelerdir.
Amerika’da Megalopolisler (Metropol Toplululukları)
Megalopolis pek çok metropolün birleşmesiyle oluşmuş çok büyük şehir yapıları, metropoller topluluğudur. Megalopolisler içinde birden fazla merkez vardır ve bu merkezler arası ulaşım imkanları gelişmiştir. Şehirler birbirine yakındır, nüfus yoğunluğu yüksektir ancak yerleşimlerin aralarında çeşitli faaliyetler için boş bırakılan alanlar vardır. Otoyollar ve tren yolları oldukça sık bir şekilde dağılmış ve metropolleri sıkıca birbirine bağlamıştır.
Amerika’da kuzeydoğu kıyısında metropoliten alanları kapsayan BosWash, önemli megapollerdendir. BosWash megapolü kuzeydoğuda Massachusetts’te Boston’dan başlayarak güneydoğuda Washington, DC ve Virginia’ya kadar uzanmaktadır.ABD’nin en köklü şehirlerinin yer aldığı yaklaşık 60 milyonluk nüfusa sahip olan “Boswash New York, Boston, Washington, Philadelphia ve Baltimore gibi büyük şehirlerden oluşur. Kuzeydoğu megalopolisi ABD’nin kalbi olarak kabul edilir ve tarih boyunca sahip olduğu önemi kaybetmemiştir. Finans ve ticaret alanındaki yoğunluğunun yanı sıra Birleşmiş Milletler organizasyonları gibi küresel çapta organizasyonlara ev sahipliği yapmıştır. Bu bölge farklı ülkelerden ve Amerika içinden çeşitli dönemlerde yoğun göç almış şehirlerden oluşmuş, dünyanın en kozmopolit yerlerindendir.
Amerikan Şehirlerinde Nüfus Değişimleri
Amerika Birleşik Devletleri nüfusu 2000-2010 yılları arasında yaklaşık %10 artarak 310 milyona ulaşmıştır. Bu artış hızı artan göçlerle beraber devam etmiş 2021 yılı itibariyle ABD nüfusu 333 milyona yaklaşmıştır. Ancak her yıl yaklaşık 1 milyon yeni göçmenin geldiği ABD nüfus artışı şehir bazında eşit dağılım göstermemekte, hatta genel artış trendinin aksine kimi şehirlerde nüfuslar azalmaktadır.
ABD’de bir metropolitan alanın şehirsel çekirdeğinde yer alan; diğerlerinden daha çok nüfusa sahip ve yerel hükümetin merkezi olan kısma, merkez şehir denir. San Francisco, Los Angeles ve Chicago bu tür şehirlerdendir. Bu merkez şehirleri çevreleyen; kasabalar, banliyöler ve kimi kırsal alanlar ise metropolitan alanlara dahildir. Metropolitan Alanlar ve Merkez Şehirlerde günümüz nüfus değişiminde genel eğilim artış yönündedir. En büyük oransal büyüme ise Florida eyaletinde bulunan Palm Coast’da, %92’lik bir artışla yaşanmıştır.
2000 – 2010 yılları arasında ABD’nin en büyük 15 metropolünden sadece Detroit’in nüfusu azalmıştır. Diğer tüm metropoller incelendiğinde en büyük oransal nüfus düşüşü %-11.3’lük bir azalışla New Orleans’da gerçekleşmiştir. New Orleans’da nüfusun azalmasında 2005 yılında yaşanan Katrina Kasırgası’nın yarattığı maddi ve manevi zararların ve kayıpların etkisi olmuştur. Ek olarak ABD’nin kuzeydoğusundaki, Detroit’inde içinde bulunduğu Rust Belt olarak bilinen sanayi kuşağı, 20. yüzyıldan sonra endüstriyel tesislerini kaybetmeye başladı. Bölgede sanayi tesislerinin azalması beraberinde nüfus azalması ve ekonomik küçülme getirmiştir. New Orleans’da ise Katrina Kasırgası’nın devam eden etkileri görülmektedir.
Son on yıl içinde nüfuslarında meydana gelen değişiklikler bakımından en hızlı büyüyen şehirler yoğunluklu olarak Texas’ta bulunmaktadır. 2020 yılı verilerine göre en hızlı büyüyen şehirler:
- Frisco, Texas
- Buckeye, Arizona
- New Braunfels, Texas
- McKinney, Texas
- South Jordan, Utah
- Meridian, Idaho
- Cedar Park, Texas
- Fort Myers, Florida
- Conroe, Texas
- Irvine, California